yazın_hamile

Hamilelik geçirmiş, özellikle de doğumu yaza denk gelen anneler bilir;  doğum yapmak ayrı, yazın doğum yapmak ise apayrı bir olaydır.  Temmuzun son günlerine doğru doğum yapmış biri olarak, hem hamileliğin son ve en “olgun” dönemini, hem de lohusa dönemini de yaz ayına denk getirmeyi “başarabilmiş” birisi olarak kendimce tespitimdir.:)

İtiraf etmek gerekirse, ben rahat bir hamilelik geçirdim. Hayatımın hiçbir döneminde olmadığı kadar düzenli şekilde spor yapmaya çalışıyordum. Benden önce hamile kalmış arkadaşların özellikle son aylarda şişen ellerini, ayaklarını ve çektikleri sıkıntıları görünce, bu dönemde spor yapmaya gayret ettim.  Oldukça işe yaradığını söyleyeyim ancak…

Sadece spor yapmakla, yaz aylarında son dönemi hamile geçirmenin sıkıntıları sıfırlanmıyor maalesef.

Bir kere hava sıcak ki son aylara giren bir hamile için çooook daha sıcak!!!…

Kocaman olmuş karnınla artık limitlerini zorladığın kıyafetler o sıcakta pek bir fazla geliyor insana.

Üç basamak merdiveni bile o sıcaklarda çıkabilmek adeta maraton hazırlığı gibi geliyor…

Vücuttaki su birikmesi yani ödem malumunuz, benim değilse de birçok hamile kardeşimi fazlasıyla zorladı. Bir numara büyüyen ayağa terlik giymekte bile zorlanırken, bunları bir de yazın sıcak havasında deneyimlemek ayrı bir mücadele hikâyesi haline geliveriyor…

Uyku arası beş dakikada bir tuvaletten dönme molası verip yatabildiğimiz sıcak yaz gecelerinde, koca göbüşümüzü, bir sağa bir sola oradan oraya devirirken döktüğümüz terler, ıslanan yatağımız şahittir yaşadıklarımıza. Bir de hani doğru pozisyonda uyuyabilmek için, bacaklarımızın arasına soktuğumuz yastıklar da ayrı bir hararet yapmıyor mu, gel de uyu işte!

Peki ya, yazın ortasında yaşanılan lohusalığın sıcakla oluşturduğu muhteşem uyuma ne demeli? Zaten lohusa olmak başlı başına bir buhran iken, bir de yaz sıcağında benim gibi lohusalık geçiren diğer tüm annelere sesleniyorum. Allah kurtarsın, işimiz zor!!! 🙂 🙂 Eskilerin “al basması” dediği –aslında yüksek ateş için söylenmiş- durumun sıcaklarda yeni anneye nasıl da “basıverdiğini” tabiri caize dibine kadar özümsemiş bulunuyorsun.

Lohusalık dönemi, emzirme münasebeti ile bebe ile adeta yapışık ikiz –  üçüz dördüz artık ne kadarsa – dönemi olduğundan, geçirdiğin bunalıma bir de bebeyi emzirirken esen sıcak hava rüzgârları eşlik ediyor.   Sadece sen bunalsan iyi… Annenin tenine yapışık, zavallı bebecik de emdiği 10 gramın 2 sini terleme yoluyla kaybediyor diye düşünüyorum. 🙂 🙂 🙂

Deliler gibi su içmekten kendimi alamıyordum, hiçbir şey içimde kavrulan ve dışarıda hissettiğim sıcaklığı ferahlatmaya yetmiyordu.  Tepemde sürekli yelpaze sallayan birilerini hayal ediyordum, gülmeyin. 🙂

İşte böyle bir şey hamileliğin son dönemlerini ve lohusalığını yazın kavurucu sıcaklarında yaşamak. ”Acaba kışın doğuranlar da böyle yanıyor mu, sonraki çocuğumu kışın doğurabilsem daha mı iyi olur?” gibi ilginç sorular sormaktır.  Klimadan yelek yapmak gibi akıllara zarar hayaller kurmak, buzdolabının kapağını yemek almak için değil,  serinlemek için açmaktır.

Lohusa kafası, bazımızda hararet yapmış olabilir, hoş görünüz, sevgiyle yaklaşınız. 🙂

 

Foto:pixabay.com