Doğumuma birkaç hafta kala, 2 çocuk sahibi bir arkadaşımla aramızda şöyle bir diyalog geçti:
-Evet, emzik de aldım canım ama sadece bulunsun diye, yoksa kullanmayacağım.
-Neden?
-Emzik kullanımı önerilmiyor, bebeğin diş ve çene yapısında bozulmalara yol açıyormuş. Ayrıca pek hoşlanmıyorum öyle ağzında emzik filan..
-Verirsin canım verirsiiiin, bebeğin gecenin bir yarısında çılgınlar gibi ağladığında öyle bir verirsin ki…Emzik rahatlık bak.
-Tavsiyen için sağol canım ama yok inşallah gerek kalmayacak…
Peki ne oldu?
Kolik bir bebek… gecenin üçünde emziği kabından çıkartarak sterilize dahi etmeden bebeğin ağzına tıkayan bir baba… anneyi emzik gibi kullanmayı biraz olsun azaltan ve uykuya daha çabuk dalabilen, emziği cok cok emerek rahatlayan bir bebek…
Not: 9 aylıkken artık emzik almayı reddetti ve bıraktı.
***
Başka neler dedim…
-Ayakta sallamak mı, hayır tabi ki çocuğumu ayakta sallamak istemiyorum, bebek sallanmaya bağımlı olur, kendi kendine uykuya geçmesini öğrenmeli…
Peki ne oldu?
Evet kolik geçtikten sonra kendi kendine uyuyabilmesi için 1 yaşına kadar ailece paralandık. Kolik bittiğinde ilk işim uyku ritüeli yapmak (banyo, ışıkları kapatma, iletişimi azaltma, emzirme) oldu. Kendi kendine uyumayı reddediyordu, ağlıyordu. Israr ettim, yatağından almadım. Ağlama yöntemi, sırtına pış pış yapma, ninni söyleme, yatır-kaldır ne varsa denedim. Ara ara başarılı da olduk. Bazen durmadı, kucakta uyuttuk. Zor ve çok ağlayan bir bebekti, çok inatçıydı. Ağlatarak bebeği “öğrenilmiş çaresizlik” durumuna sokmak da bana göre değildi. 1 yaşına yakın, 1 ay kadar yatağında atlaya zıplaya, indire kaldıra kendi kendine uyumasını sağladık.
Ne mi oldu?
1 yaşından sonra adeta yeni bir karakter oldu, daha çok ağlayan ve çok daha hareketli, yerinde hiç durmayan bir çocuk oldu. Bünyem daha fazla kaldıramadı. Bıraktım. Ben de ayağıma almaya başladım çünkü sadece bu şekilde, ellerimden tutarak ve biraz sallayarak uyutabildim. Ayrıca ben çalışırken evdeki büyükler de bu şekilde uyutabiliyordu. Kısacası, halen sallanıyor zaman zaman istemiyor, bazen kendi uyuyor ama genelde sallanarak.
***
-Etrafı karıştıran bir çocuk olmayacak, dağıtıp dökmemesi için erken dönemden gereken eğitimi vermeye çalışacağım.
Peki ne oldu?
“He canım he, oldu tabi….”Döktü kırdı, karıştırdı, devirdi, ne kadar telkin etsem uyarsam, hatta bazen kızsam da dinlemedi. Ayrıca sonradan öğrendim ve anladım ki bu da onun bir keşfi idi. Karıştırmaması bizim dağınıklıklara karşı işimize gelmeyen bir durumdu, ben de fazlasıyla kısıtlamadım, şu an evin dağınık olmasını önemsemiyorum. Yeni düzenimiz(!) bu dağınıklık olabilir pekala. Sadece kendine zarar verecek hareketlerden korumaya çalıştım. Zaten belirli bir dönemden sonra bu davranışlarını biraz azaltmaya başladı.
***
-Asla 1 saat bile televizyon izletmeyeceğim, tv karşısında yemek yedirmeyeceğim…
Peki ne oldu?
Bak burada genel olarak tutarlı davrandım, ama 1 saat bile izlemiyor olması doğru değildi, bazen sabah tek başıma kahvaltı hazırlarken ya da dur şu yemeğimi 10 dakikada bi huzurla yiyeyim derken açtım evet. Sadece çizgi film ve kısıtlı bir zaman aralığında…
Özene bözene, saatle yaptığım yemek ziyan olmasın, birazcık vitaminini alsın diye evet tv yi de açtım…Yemek bitince kapattım.. Evde ailece birlikte iken tv açmıyoruz, tavsiye ederim, 1 saat bile o kadar verimli geçiyor ki bir arada iken.. Birlikte oyunlar oynuyoruz, dilimizin döndüğü kadar sohbet ediyoruz… 🙂
***
-Yatağımızda uyumayacak. 6 ay sonra odasını ayıracağım, daima kendi odasında yatacak.
Peki ne oldu?
Evet bunu da 14 aylık olup hasta olana dek yapabildim. Sonra, hastalıklar peş peşe gelip sabahlara kadar yarım saat bile uyumayınca, bu süreçte ayrıca işe döndüğüm için bize olan özleminden, ağlamalarına ve gözümden akan uykuya dayanamayarak yanıma aldım. Kötü mü yaptım? Bence yapmadım. Bazen onun minik ellerini elimde tutarak uyumak, yarı kapalı gözümle muntazam yüzünü izleyip varlığına şükretmek, geceleri rüyasında artık ne görüyorsa kahkahalarına gülümsemek, babasının göğsünde uyumasına şahit olmak, o kadar güzel ki.. Büyüyünce benimle yatacak değil ya….
***
-Anlamıyorum. Çocuk doğunca insanlar bi sülale aynı evde yaşıyor…
Peki ne oldu?
Anneme bizde kalması için ne ısrarlar ne ısrarlar… Allah’tan torun sevgisi bambaşka da ben de o yanımdayken rahat bir duş alabildim, günde 1-2 saat uyuyabildim. Şu an 20 kişi tatile bile giderim 🙂
-Çoğu kadın anne olana kadar en azından yeğen, kardeş filan baktı. Ben bir bebeğin bezini dahi değiştirmedim, nasıl tutacağım, nasıl üstünü giydireceğim, nasıl besleyeceğim, nasıl nasıl….?!?!?!
Peki ne oldu?
Kucağımda oğlum tek elimle bulaşık makinesi boşalttım, emzirirken kitap okudum, aynı anda bir sürü iş yapma becerisinin dibine vurdum pek çok anne gibi 🙂 İnsan anne olunca, süper kahraman oluyormuş bildiğin…. 🙂 Meğer içimizde saklı olan bu yeteneği bu minicik bebeler çıkarıveriyormuş…
Ve son olarak….
Yaptıklarımın bazıları doğru değil belki, ama anneliğe dair bahsettiğim ya da bahsetmediğim başka doğru yaptığım davranışlar da var illaki. Kolay değil, bir robot almadık, bir insan yetiştiriyoruz. Söylediklerimiz ve yaşadıklarımız arasında kalanlara da tecrübe deniyor. İnsan anne olduğunda, bir kez daha doğuyor, çok şey öğreniyor… Ben değişiyorum, evladım büyüyor….
[…] senin istediğin şekilde uyumayı öğrenemiyor (ya da öğrenmek istemiyor), onu anladım. Sallayarak uyumaya alıştırmayalım, bizim minik fidanı yaşken eğitelim dedik, kolları sıvadık ve 4 aylıkken başladık uyku […]
Çok doğru ve çok güzel bir yazı, ellerine sağlık. Neyse ki anneliğin bu boyutları da artık dile getiriliyor, mutluyum 🙂
Çok teşekkür ederim Ceylan; senden bu yorumu duymak çok mutlu etti beni 🙂