Türk Dil Kurumu sözlüğünde “uyku” kelimesinin anlamı bakalım nasıl geçiyormuş…
“Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu”
Bakınız “dinlenme” diyor dikkatinizi çekerim, yani uyuyunca dinlenmiş olmanız gerekiyor normal şartlar altında, peki ben dinlenebiliyor muyum? Tabii ki hayır 🙂
Anne bilincinin “minik dış uyaran” a karşı yitik olması durumu söz konusu bile değil! Yataktan doğrulmak, ağlayarak uyanan çocuğun odasına gitmek, çocuğu yataktan alarak emzirmek ya da su içirmek, yeniden uyutmaya çalışmak, yatağa koyunca ağladığı için mecbur yatağına almak gibi gece boyu süren etkinliklerimiz olduğuna göre, demek ki benim gece uyuyorum sandığım, aslında uyku değil TDK’nın tanımına göre…
Bence bir annenin sözlüğünde uyku şöyle tanımlanabilir: “Annenin tüm akşam hayalini kurduğu, ancak tam başını yastığa koymuşken gelen ağlama ya da çağırma sesiyle yatağından defalarca kaldırıldığı; su, süt verme, pışpışlama, sallama, kucaklama faaliyetleri ile süslenen, yatak odasında başlayıp, evin diğer odalarından birinde son bulan ve anneyi sabah perişan hale getiren aktiviteler bütünü…”
Tanımdaki dinlenmeye geri dönelim, çünkü burası en sevdiğim kısmı. Normalde uykusunu alan birinin, güne dinlenmiş halde, zinde ve enerjik başlaması beklenir ancak ben sabahları sanki gece fena halde dayak yemişçesine sersem halde kalktığım için böyle temiz bir başlangıç yapamıyorum haliyle. Bir de sürekli uyuyup uyanma halinde olduğum için, bünye iyice hırpalanıyor, hani hiç uyumasam sabahı daha iyi karşılardım diye düşünüyorum.
Berk doğduğundan beri geceleri çok sık kalkan bir çocuk oldu. Anne sütü almaya devam ettiği için 22 aylık olmasına rağmen, geceleri bir bebek kadar sık uyanmaya devam edebiliyor. Babasının hakkını ödeyemem, kendisi de oğlum uyandığında kalkıp onu yeniden uyutmaya çalışıyor, ama bazen ille de beni istiyor, malum nedenle 🙂 Babası uyutmaya çalışsa bile ağlama krizlerine girdiğimiz çok olmuştur. Bu nedenle iş yine başa düşüyor ve ben yine uyanıyorum. Bu sefer her anne hem de baba olarak günü uykusuz geçiriyor haldeyiz. Kısaca durum vahim.. Tam bir Zombi durumu…
Doğum iznindeyken, geceleri genel olarak bana muhtaç olduğu ve eşimin sabah uykusuz halde işe gitmesine gönlüm elvermediğinden ben kalkıyordum. Bu onun da hatırı sayılır derecede kalkmadığını göstermiyordu tabi 🙂 . En azından gündüz işlerimi ayarlayıp, Berk öğlen uykusuna yattığı zaman ben de uyumaya çalışıyordum. İşe dönmeden önce en çok çekindiğim konu, uykusu halen düzene girmemiş oğlumun gece sık uyanması nedeniyle benim de çok uykusuz kalacak olmamdı.
Nitekim korktuğum başıma geldi ve Berk aksine benim evde olduğumdan daha da sık uyanmaya başladı. Geçicidir, hem artık bebek değil, büyüyor diyerek kendimi teselli ettim ancak pek de öyle olmadı. Geçtiğimiz aylarda tüm bu uykusuzluklarımıza bir de gece terörü eklendi hatta. İş yerinde anne olan, çocuğunun yatağının yanında uyuyakaldığını söyleyen arkadaşlarıma bakarak hayretle bu durumdayken işte nasıl da ayakta durabildiklerine şaşırıyordum ancak aynısı benim de başıma geldi. Şimdi 2 – 3 saatlik uykularla işyerine geldiğim çok gün oluyor ama insan vücudu bir acayip, bir şekilde buna da alışıyor. Alışıyor da ah işte o tatlı uykular…
Son zamanlarda mütemadiyen uykusuz ve yorgun hissediyorum. Geçtiğimiz ay bir Cumartesi akşamı 7’de — evet bildiğiniz 19:00 — çocuğu babaya emanet edip uyudum. Eskiden 9- 9.30 ‘u bulmadan kalkan ben, şimdi belki de öğlene kadar bile uyuyabilirim bıraksalar 🙂
Deliksiz uyku nedir, gece yatıp sabah kalkmak nasıl olur unuttum sanırım. Hele ki hafta sonu tatilinde geç kalkmak, kendi kendine uyanmak ne demekti diye hafızamı zorluyorum artık. İçeriden sesini duyunca “ne olur tekrar uykuya geri dön annecim, biraz daha lütfen” diye yalvarırken buluyorum kendimi. Tam yatağına yatırıp uyuttuğumu düşünürken, 5 dakika sonra yeniden ağlaması ile kendimi uyumadan kalkmış buluyorum. Ailecek uykusuzuz, uyumak istiyoruz… İnşallah bir gün çocuk büyüyünce uyuruz diye umut ediyoruz…
[…] anında olay yerine intikal ediyorlar. Tepki süreleri 2ms’nin bile altında olduğu için, uykusuz anne beynine sahip olan ben, duruma biraz geç dâhil oluyorum haliyle. Sonrasında iş işten […]