samsun1

Çocuğun varsa gayet de güzel oluyormuş 🙂 Geçen hafta Samsun’a gittiğimizden bahsetmiştim. Büyükleri görelim, hem bize hava değişikliği olsun hem de oğluşla daha fazla vakit geçirelim diye izin alıp 9 günü orada geçirdik.  Malumunuz çocuklu aileler çok iyi bilir, bu minnaklar dünyaya gelince evlilik – romantizm – karı/koca kişisi ile baş başa vakit geçirme düzleminde bazı kaymalar oluyor. –Bazı dedim değil mi ben?- 🙂

Tabii daha gitmeden kafada masum görünümlü hınzır planlar dönüyor. Hınzır dediğime bakmayın, bu ebeveyn cinsi için dışarı çıkıp sakin, huzurlu bir şekilde kahve içmek bile acayip bir plan haline geliyor. Bir de kendimizce sebeplerimizi de bahane sepetimize ekliyoruz hemen. “Canım zaten büyükbabamlar da çocuğu çok özledi, bizden çok onunla vakit geçirmek istiyorlar. Onlar çocukla ilgilenirken biz de dışarı çıkarız 2-3 saat, etrafı turlarız, yemek yeriz…”gibisinden.

Bir çocuğu büyütmek için bütün bir köye ihtiyaç vardır“ demiş ya Afrikalılar, biz söylesek kızarlar bak ben demiyorum Afrikalı diyor, hem çok yerinde bir tespitle.  Biz de buna güvenerek,  Samsun’a varınca, evde anne, baba, anneanne, -benim- büyükbaba ve büyük anneanneye karşı 22 aylık bir çocukla üstünlüğü elimizi aldık. Oy paşam, vay oğlum, söyle dedesi, anneannesi yesin onu, hoppa kucak,  balkona çıkalım,  köpeğe bakalım, camdan tramvayı seyredelim derken çocuk zaten ne olduğunu anlamadı 🙂 🙂 . Bizimki, yanımızda başkaları varken, daha sakin kalmayı başarabilen bir çocuk. Nazı çoğunlukla biz anne babasına geçiyor, bulunduğu ortama ve kişilere alışırsa durum değişebiliyor, onların yanında da bir ağlama, inatlaşma seremonisi gerçekleştiriyor. Anneannemlerde de elbette günün belirli saatlerinde 2 yaş sendromunun da beraberinde getirdiği isyan, inat, hırçınlık hallerine hep birlikte şahit olduk. Yine de nöbetleşe ilgilenen birileri olduğundan, babası ve benim omuzumdaki yükler biraz daha hafifledi.

Berk’i yanımıza alarak dışarı çıkardığımız günler dışında,  sadece ikimiz de dışarı çıkma fırsatını bulduk. Sanırım oğlanın doğumundan bu yana, 1-2 saat dahi olsa, bir hafta içinde bu kadar arka arkaya baş başa dışarıya çıkıp vakit geçirdiğimiz başka bir an olmamıştır :). Şehir küçük olunca, merkeze ya da gezilebilecek yerlere, yürüyerek dahi gidebiliyorduk. Eşimle çocuk arabası gezdirmeden, el ele, dilediğimiz yerde, peşinde koşacak bir minik olmadan, yorulmadan, sakince sohbet edip, bir şeyler yiyip içip gezme fırsatı bulduk.  Varlığı şükür sebebi orası ayrı . Öyle ya, ne kadar basit şeyler insana nasıl da lüks geliyor, gelmesin mi? :). 2 saat baş başa geçirmenin terapi gibi geldiğini nasıl anlatsam ki 🙂

samsun2

Gece dahi dışarı çıktık desem, bu bizim için Nirvana’ya ulaşmak gibi desem hani abartmış olmam. Geceden kastım, gece yarısı bile olmadan eve dönmek demek. Yoksa siz sabahlara kadar eğlendik mi sandınız, haha yok canım öyle bünye bende ne arar :). Göz kapaklarım direnemez o saatlere kadar benim. Eşim ”9.30 seansı sinemaya gidelim mi “ dediğinde “ben o filmin sonunu getiremem” demiştim, gidemedik tabi. :). Dönüşten önceki son gece evlilik yıldönümümüzdü. O gece de sağ olsunlar bizi dışarı gönderip, birlikte baş başa güzel bir yemek yememizi sağladılar.

Dur asıl bomba şimdi geliyor, neredeyse her sabah uyuduk yahu, uyuduk bildiğin. Alarm çalmadan,  kimse kaldırmadan, uykumuzu alarak uyandık.  Tabi arada çocuğun sesine de uyanmış olabiliriz :).  Çocuk 6-7 arası uyanır uyanmaz, emzirme seansından sonra annem onu alıp giydirip bezleyip yediriyor, anneannemle büyükbabam da onu oyalıyordu. Şimdi siz söyleyin, hangi 5 yıldızlı otel bize, bizim “dede- otel”in ultra her şey dahil sistemi”nin sağladığı bu konforu yaşatabilirdi 🙂

Şunu anladım ki,  Berk biraz daha büyüyene kadar iki + bir kişi olarak yaptığımız çocuklu tatil, aslında aynı anda, aynı mekânda karı-koca nöbetleşe yapılan bir tatilden öteye gidemeyecek. Yaptığımız tatil de baş başa değil, iki kişilik yalnız bir tatil haline dönüşecek. İşte bu tatilde; çocuğumuza güle oynaya bakan, halimizden anlayan ve yardımcı olmak için çırpınan büyüklerimiz adeta bir can simidi oldu bize. Eşimin gitmeden “Aycan, belki de bu bizim en iyi tatilimiz olabilir” tahmini de onların sayesinde doğru çıktı. Sayelerinde çocukla birlikte geçirdiğimiz anlar da daha mutlu ve keyifli geçti. Tüm aile senede bir-kaç gün bile olsa, bir arada olmanın hazzını hem yaşadık hem de Berk’e yaşattık.

Demek ki neymiş, çocuklu isen, baş başa tatil demek kalabalık tatil demekmiş 🙂 . Siz bu yazıyı okurken ben de yaz tatilini mi planlasam cümbür cemaat ne yapsam: 🙂 🙂