20160705_083606-01

Hiç unutmuyorum bayrama birkaç gün kala hazırlanan bayram kıyafetlerimin bende yarattığı heyecanı. Yatağımın başucunda duran yavruağzı renkte boğazlı penye bir bluz , altında yine benzer renkte yavruağzı-beyaz ekoseli eteğim ve bluzun üzerine giyeceğim krem renkli delikli bir yelek… Günler geçse de bayram sabahı nihayete erse, ben de bayramlıklarımı giysem diye içim gidiyor. Bizim nesil o kadar iyi bilir ki bu sabırsız bekleyişi…

Sabah olmuş, diğer günlerin aksine masaya bayramlıklarımı giymiş halde oturuyorum. Kahvaltı sonrası büyüklerimizin ellerinden öperek bayramlaşıyoruz. Minicik harçlıklar avucumuzun içine sıkıştırılıveriyor, aman ne büyük ne hoş bir mutluluk 🙂

Kahvaltı sonrası, mahalleden iki arkadaşla buluşuyor ve elimizde ufak, şeffaf birer boş poşet ile komşu apartmanların kapılarını sırayla çalmaya başlıyoruz. İyi bayramlar dileyip, ellerimizdeki poşetleri hafiften utanarak ama gülümseyerek ev sahiplerine doğru uzatıyoruz. Şekerler ikram ediliyor, biz şekerleri yemeden poşete atıyoruz. Kapı kapı bayram kutlayarak, itiş kakış kikirdeyerek diğer evlerin yolunu tutuyoruz. Daha gezilecek çok kapı, toplanacak bir sürü şeker var. Ziyaretler arttıkça poşetimiz rengarenk şekerlerle dolmaya başlıyor.  Kapıları dolaştıktan sonra, birer kuytu köşeye çekilip poşetimizdeki şekerlerin adetlerini sayıyoruz. Ne kadar şeker, o kadar gurur ve başarı sanki 🙂

“El öpenlerin çok olsun” diyor büyükler, ellerini öperken… Sanki hep çocuk kalacakmışım gibi şapşal bir tebessümle onaylıyorum o teyzeleri. İşte günün birinde, o küçük şeker toplayıcısı büyüyor, anne oluyor ve bu sefer de bizzat kendisi eli öpülecek anne konumuna geliyor. Velhasıl, Berk henüz bayramı tam olarak kavrayamayacak kadar küçük sanki. 2 sene önceki Ramazan Bayramından bir hafta evvel önce dünyaya gelerek bu güzel güne yetişivermişti. Lakin henüz bir haftalık bir bebek olduğu için ona bayramlık alamamıştım ki zaten evden bile çıkamıyordum. Bir yaşına girdiğinde, ilk kez bayramlık giyme şansı olmuştu.  İlk bayramlığını halen saklıyorum ve her zaman saklayacağım. “Bak oğlum” diyeceğim, “işte senin ilk bayramlığın bu yeşil şort, yeşil-siyah ekoseli gömleğin ve yeşil tişörtündü”.

Sen büyüdüğün zaman, bayramlar nasıl yaşanacak bilmiyorum. Sonuçta bizim çocukluğumuzdaki bayramlardan daha farklı yaşanıyor artık bayramlar. Ben de en azından yapabildiğim kadar,senin  çocukluğuna ait hatırlayacağın ve hatırladıkça gülümseyeceğin bayramlar yaşatmayı diliyorum.  Büyükleri ziyaret etmek, temiz bir kıyafet taşımak, bayram harçlığı almak gibi çocuklara özgü keyifli bayram ritüellerini yaşamanı arzu ediyorum. En önemlisi de bu ulvi, bu kutsal günü farkında olarak yaşayabilmeni diliyorum. Ben de, şimdi sen henüz bu heyecanı yaşamayacak yaşta olsan da, başucuna bayramlıklarını bırakıyorum. Sen de çocukluğunun heyecanını, bayramın coşkusunu koy bakalım başucuna….

Bayramın, annenin çocukluğunda topladığı şekerlerden daha tatlı, daha renkli geçsin inşallah. Bayramın kutlu olsun annem…Nice Ramazan Bayram’larını birlikte geçirmek temennisiyle…

Bir gün senin de el öpenlerin çok olsun…