baby-215303_1920

Hamile kaldım… Hazırlıklar yapıldı, hafta hafta gebelik detaylarını anlatan kitaplar okundu, spor da yapıyoruz, elimizden geldiğinde beslenmeye dikkat ediyoruz, o esnada minişin odası kıyafetleri, emzik puset, vb bir sürü şey alınarak liste yapıldı..  Hayalimiz normal doğum yapmam ve sağlıklı bir bebiş dünyaya getirmekti, çok şükür bu dileklerimiz de gerçekleşti… Minik adamı da alıp, 3 kişilik bir aile olmak üzere eve gelindi…

İlk birkaç gün, anneliğe-babalığa  ve minnacık bir varlığın ailemizde olmasına alışmak, bebeğin henüz uyku, emme, gibi ilk 3 ay boyunca hiç bir düzene girmeyeceği  “kaos” düzenine kendimizi alıştırmakla geçti.. Anne – oğul birbirimize alışmaya çalışıyorduk.  Emzirme , uyku, alt değiştirme, banyo, emzirme uyku şeklindeki yeni doğan yaşam döngüsü içerisinde devam ediyorduk ki….

Bir gece 02.00 civarı….

Minik adam henüz 5 günlük iken, acı bir ağlama ile eşimle yataktan fırladık.. Bizimle aynı odada olan beşiğinden bebeğimizi alıp sallamaya başladık.  Her halde açtır dedik, emzirmeye çalıştım mümkün değil, istemiyor.  Eşim kucağına alıp gezdirmeye çalışıyor,  susmak bilmiyor. Gazı var mutlak diyoruz,  sırtını sıvazlamaya çalışıyoruz,  nafile… Acı acı haykırıyor.

Ağlaması bildiğimiz ağlamalarına hiç benzemiyor,  sanki etinden et koparıyorlar, sanki işkence ediyorlar gibi ciyak ciyak ağlıyor. Suratı kıpkırmızı, bedeni yay gibi geriniyor.

Gece 03.00….

Bir elimde ütü, diğer elimde havlu,  ısıtıp ısıtıp karnına koymaya çalışıyoruz belki sıcaklık iyi gelir diye, maalesef o da işe yaramıyor… Öylesine bir kriz ki yaşadığı, belki yarım saat hiç durmadan ağlayıp, ağlamaktan bitkin düşüp babasının kollarına kafası bir yana düşmüş, uyuyakalıyor… Tam oh şükür bitti galiba derken 5 dakika sonra tekrar çığlık çığlığa uyanarak haykırmaya devam ediyor.

Acaba hasta mı, kulağı mı ağrıyor, acile mi gitsek diye düşünüp duruyoruz…

Bu esnada ortam şu:  Gecenin bir vaktinde ne yapacağını bilemeyen acemi, panik, çaresiz, lohusa bir anne; sakin kalmaya çalışan ama şaşkın bir baba ve ağlamaktan perişan olmuş minicik bir bebek…

Gece 04.00 civarı biz ne yaparsak yapalım işe yaramayan hareketlerle geçen 2 saat sonrası minik adam artık krizini atlatmış ve yorgunluktan tekrar uykuya dalmış durumda…

İlk geceyi bu şekilde atlatıyoruz… Ertesi gece, yine hemen hemen aynı saatlerde aynı durum tekrar ediyor. Bebektir, ufaktır, yapacak elbet diyerek kendimizi avutuyoruz.

Derken bu ağlama krizleri yavaş yavaş erkene çekilerek akşam saatlerine kaymaya başlıyor. Ben kısa bir zaman sonra, bu ağlama nöbetlerinin aynı saatlerde – akşam 8 civarı –yaşandığını fark ediyorum… ve ağlama nöbetleri genelde 12 civarı son buluyor…

Fırsat bulduğumda araştırınca ve doktor tarafından da onaylanınca “KOLİK”  bir bebeğimiz olduğunu anlıyoruz.

Gelelim araştırmaların ne söylediğine:

  • Kolik bebeklerin genel olarak ilk 3 ya da 4 aylık zamanlarında, en az 3 hafta süren, haftada en az 3 gün, gün içerisinde de belirli saatlerde en az 3 saat boyunca devam eden ağlama nöbetleridir.
  • Koliğin tam olarak nedeni bilinmese de, sindirim / sinir sisteminin tam olarak olgunlaşmaması sebep olarak gösterilebilmektedir.
  • Kolik ağlaması normal ağlamalara benzemez (kesinlikle!!), bebek acı içinde kıvrandığı için saatlerce ağlayabilir.
  • Genelde her gün, hemen hemen aynı saatlerde ağlama nöbetleri görülebilir.
  • Kesin bir tedavisi yoktur. Bazı metotlar kolik şiddetinin ya da süresinin azaltılmasına yardımcı olabilir. Bunlar bebeğin gaz sancısını azaltmak için, annenin gaz yapıcı yiyeceklerden uzak durması, bebeğe masaj yapılması, beslenme sonrası gazının çıkarılması gibi yöntemlerdir.
  • Zaman en iyi ilacıdır, bunun da geçici olduğu bilinerek sabretmek gerekir.

Bizim için kolik neydi,

  • Minnacık bebeğin acı çığlıklar atarken, ne kadar üzülsen de sakin kalmaya çalışmak….
  • Zaman zaman o bir odada ağlarken, senin diğer odada ağlaman…
  • 5 dakika olsun acısını unutsun diye, internette bulduğun kolik müziklerini, fön makinesi, çamaşır makinesi, havalandırma seslerini dinletmek ve gerçekten sustuğunda hayret etmek…
  • Akşam saat 8’e doğru “eyvah kolik saati yaklaşıyor” diyerek panik ve huzursuzluk yaşamak…
  • Akşam yapılan aile ziyaretlerinde kolik geçiren bebekle gelen misafirleri idare etmek konusunda bocalamak…
  • Bir gün olup kolik sona erdiğinde evde bir bayram havası estirmek…
  • Sabretmek, çok sabretmek…

 

Şimdi ben de kolik bebekleri olan ailelere diyorum ki “evet sizi çok iyi anlıyorum, inanın bana geçecek, evet çok zor ama bugünler de bitecek”

Koliksiz huzurlu günler dilerim  🙂

Foto: www.pixabay.com