Ne zaman bir başka eve ziyarete gitsek, ev sahibi ve etrafındaki teyzelerden böyle bir cümle duyuyorum. Bana açıktan ya da gizliden “sen de ne kadar abartıyorsun, işte bak çocuk ne güzel güle oynaya neşe içinde ağlamadan duruyor” mesajı veriyorlar. Ben de içgüdüsel olarak cevap verme ihtiyacı hissediyorum elimde olmadan.
Öncelikle ben çocuğuma “yaramaz” demiyorum teyzeciğim. Annesi ve babası akşam işten dönen çocuğumuz, tüm gün biz olmadan geçirdiği saatlerin acısını akşam adeta bizden çıkarıyor diyelim biz bu duruma. İlgi ve sevgi ihtiyacını ağlayarak, yere yatıp yuvarlanarak, yine ağlayarak, oyuncakları etrafa ya da kafamıza fırlatarak ve yine ağlayarak belli ediyor. Tuvalet kapısında ağlayarak, mutfakta yemek yaparken dizlerimize sarılıp kucak isteyerek, o an isteğini yerine getiremez isek tepki göstererek varlığını ispatlamaya çalışıyor. Kendi kendine oynamak istemiyor, oynarken yanında bizim de olmamızı istiyor, yanında değilsek yine tepki gösteriyor. Bezlemek ve yedirmek kimi zaman adeta bir savaş haline geliyor. Bir şeyi devirmek, kırmak gibi olmadık anlarda sınırları koyman gerektiğinde o da sana karşı tepki gösteriyor.
Evet, şimdi ben sana bunları anlatıyorum ama sen “tabi canım tabi” diye yüzüme bakıyorsun, bana bi’ buhran geliyor! “Videosunu çekeceğim, oturup hep birlikte seyrederiz” diyorum ben de. Lakin siz de haklısınız, ben de bir başka evde kendisinin bu hallerini görünce dumur oluyorum. Kendisi, bebekliğinden beri kalabalık ortamları pek seviyor, ortam ve insanlar ona değişik geldiği için aklına abartılı davranışlar yapmak, ya da çok fazla bağırıp çağırmak gelmiyor. Bir de ortamda yaşıtı çocuk varsa o zaman daha da keyifli oluyor. Onunla oyunlar oynamak istiyor, etrafında dolaşıp ona şirinlikler yapmaya çalışıyor. Onu böyle görünce “bu çocuk bizim bildiğimiz çocuk mu yahu” diyorum ben de. Teyzeler tabi neler neler diyor:
-Vallahi sesi bile çıkmıyor (teyze sen bizim eve gel, 4+1 surround sistemle sana canlı konser versin)
-Hiç sizin anlattığınız gibi değil, bir de çocuğa neler diyorsunuz yok ağlıyor, yok huysuzluk ediyor, cık cık cık. (senin yanına 10 gün bırakayım, sana ve ortama iyice alışsın, yeniden konuşalım 🙂 )
-Babası çok daha fenaydı, bu çocuk ona benzemiyor. (Yorumsuz??)
Tespitler bu şekilde sürüp gidiyor, anne garibanı da açıklama yapacağım diye debelenip duruyor ne yapsın?
“Çocuklar insanı yalancı çıkarmaya bayılır” diye düşünüp “beni yalancı çıkardı” demek yerine, çocuk annesinin yanında farklı, dış ortamda ve yabancıların yanında farklı diyebilirim.
Bazı çocuklar böyle teyzeciğim, kimisi evinde duman attırırken, dışarıda daha uysal davranıyor ve rahat iletişim kurabiliyor. Aksi davranışta, bulunan çocuklar da var. Evinde kendini daha güvende hissettiği için daha sakin, ancak tanımadığı bir ortama girdiğinde kriz geçiren, ağlayan ya da huzursuz hisseden.
Şimdi bu çocuğa da “ne kadar yaramaz bir çocuk” mu diyelim parmağımızı sallayarak?
Birçok anne ile aynı kaderi paylaştığımızı biliyorum 🙂 Size böyle söylendiği zaman ne hissediyorsunuz?
Foto: http://tr.freeimages.com/