dışarı

Anne olunca hayatınızın eskisi gibi olmadığı doğrudur ancak bir tanesi var ki, insanın günlük yaşamını derinden etkiliyor. Elini kolunu sallayarak, hızlı ve sakince dışarı çıkmak…

Ben giyim ve hazırlık anlamında tercihini genelde rahat olmaktan yana kullanan biriyim. Törensel hazırlıklarım yoktur. Hele ki özel bir yere gitmiyorsam, üzerime bir kot pantolon, bir bluz geçirip 5 dakikada makyajımı tamamlamayarak, saçımı da şöyle elimle birkaç hareketle şekil vererek dışarıya çıkan birisiyim. Birisiydim yani… 🙂

Anne olunca dışarı çıkmanın planlama, ön hazırlık, paralel iş yapma, hızlı ve pratik davranmayı esas alan bir çalışma (!) olduğunu deneyimle sabit anladım…

Şimdi bir dışarı çıkma vakasını ele alalım, vakamızdaki minik adam henüz birkaç aylık bebek ….

Şimdi annesi neler yapsın?

  • Öncelikle fiziksel durumunun dışarı çıkmaya en uygun anını kollaması lazım. Yani o an uyuyor ise uyanması, aç ise karnının doyurulması gibi işlerini görmesi gerekiyor. Uyusun uyansın, bekle biraz kendine gelsin, e şimdi acıktı bu çocuk, haydi yemeğini hazırla, bin bir şaklabanlıkla yemeğini yedir, sen çıkmak için acele ettikçe o iyice ağırdan alsın yemek işini, yemek istemesin… diye devam edebilir bu durum 🙂
  • Diyelim ki dışarıda uyutacak ya da yedirecek, sadece emziriyorsa çok problem değil, zaten mama yanında 🙂 Eğer ek gıda döneminde bir bebekse, yemeği ısıtsın, bir kavanoza koysun, mama kaşığını unutmasın,  mendil, önlük vs. eşyalarını da çantaya eklesin.
  • Çantasını hazırlasın. Ne kadar küçük bebek, o kadar büyük çanta 🙂
  • Bebeği bezlesin ve giydirsin… bu arada minik ayaklara, ellere bacaklara öpücükleri ihmal etmiyoruzJ Hayııııır, olamaz, kustu 🙁 — Reflü bir bebek kendisi, dışarı çıkma girişimlerinin %50 sinde temiz kıyafet giydirdikten sonra kusar. Bazen annesinin kıyafetlerine de tabi…  Kan ter içinde kıyafetlerini değiştirsin, bebek bunaldı tabi, başlasın ağlamaya, oh ortalık şenlik yeri 🙂
  • Bu esnada kendisi hızlıca giyinsin, hazırlansın—bu kısmın detayı ve bakım, makyaj gibi aşamaları anneye kalmış olup opsiyoneldir 🙂
  • Pusetine eşyaları ve çantayı yerleştirsin. Bebek de bu esnada sabrının sonuna gelmiş olsun tabi, ağlamak kıyamet… Bazen ağlamadan boncuk boncuk bakarak sakin kalması da mümkün 🙂
  • Kendi montunu giysin, ayakkabılarını dışarı koysun, o arada bebeğin montunu, patiklerini ve şapkasını giydirsin.
  • Bebeği pusete yerleştirsin, bağlasın. Kendisi de dışarı çıksın, ve artık kapının dışındalar çok şükür 🙂

Bebek büyüdükçe çantası belki hafifler ama çok daha çetin bir yol bekliyordur anneyi.  Evet tipik “2 yaş sendromu” vakasından bu zavallı anne de alsın nasibini…

-Annecim, dışarı çıkalım ne dersin?

-Parka?

-Tamam, önce parka gideriz, sonra da gideceğiz yere…

-Ihh ıhhhh !!! (Buyur burdan yak, e hani istiyordun? )

Soyunmak, alt değiştirmek ve tabi dışarıya giyeceği kıyafetleri giymek istemeyen, direnip ağlayan, tüm yalvarma ve döktüğün dile rağmen senden kaçan, ağlayan bir çocuk… İyi günündeyse sesini çıkarmadan arabasına oturur, kemerini bağlatır; değilse, arabaya dahi oturtamazsın, çünkü artık bebek değildir ve zira karşı koyabilmek için kuvvet kazanmıştır 🙂

Tüm bu aşamalardan geçerek dışarı çıktı isek zafer bizimdir, artık biraz rahatlayıp günün tadını çıkarabiliriz 🙂