20160806_090311-01

Her kitap zamanını bekliyor sanırım. Berk’e aldığım kitapları; kütüphanenin rafına, bu sıralar okuyabileceğimiz kitaplar üstte kalacak şekilde dizmiştim. Bir gün baktım ki elinde “Mutlu Suaygırı” kitabıyla geliyor. “Bu kitabı mı okumak istiyorsun canım?” dedim. ”Annesi, okusanaa” diye kitabı elinde sallaya sallaya yanıma getirdi ve koltuğa oturdu. Belli ki bu yeni kitap ilgisini çekmişti.

Çocuk kitaplarıyla haşır neşir olduğumdan beri, kitapların görsellerine bakmaya doyamıyorum. Berk kadar küçük –şu an 24 aylık- çocuklar için kitapların görsellerinin ilgi çekici olmasına özellikle önem veriyorum. Kitabın da bu açıdan beklentimi karşıladığını söylemem gerek. Richard Edwards tarafından kaleme alınan kitap Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’na ait. Şu sıralar oğlumu gece uyuturken, bu hikayeyi anlatıyorum kendi cümlelerimle. O kadar seviyor ki, hikayeyi bitirdiğimde “suaygırını bi daha anlatsana anneee” bana yeniden anlattırıyor.

20160806_090323-01

Bir zamanlar, suaygırı olduğu için hiç mutlu olmayan küçük bir suaygırı varmış.” sözleriyle başlıyor kitap. Minik suaygırı, tüm gün suyun içinde kendi deyimiyle “tembel” olmaktan sıkılarak, o güne dek evi bellediği nehirden ayrılıyor. Suaygırı olmaktan hiç memnun olmayan minik suaygırı, kendini tropikal ormanda yolculuk ederken buluyor.

Hikaye boyunca şu şarkıyı hayvanların isimlerini değiştirerek keyifle söylüyor:

“Suaygırı olmak istemiyorum. Yo! Yo! Yo!
Zebra ya da bufalo lo lo lo,
Ağaçta şarkı söyleyen maymuuun
Suaygırı yerine maymuuun olsaaam…”

20160806_090342-01

Yolculuğu boyunca, aslında kendisi ile fiziksel ya da işlevsel olarak hiç de uyuşmayan maymun , kartal gibi hayvanlara benzemek istiyor suaygırı.  Konuştuğu hayvanlar,  suaygırının onlar gibi olamayacağı konusunda kendisini uyarsa da, suaygırı her defasında onlara benzemek için denemelerde bulunuyor. Bir maymun gibi ağaca tırmanmak isterken ağaçtan düşüyor ya da kartal gibi uçmak isterken yere yuvarlanıyor.

Suaygırı bu denemeleri yapadursun, bir su birikintisinde kendine bir keçiyi av olarak seçen bir timsahla karşılaşıyor. Timsahın niyetini anladığında, tüm gücüyle suya atlayarak timsah ile keçinin arasına girerek keçiyi kurtarıyor.

İşte hikayenin en can alıcı noktası da burada: Keçi ona kendisini kurtardığı için teşekkür ediyor ve bir suaygırı olduğu için ne kadar şanslı ve ne kadar cesur olduğundan hayranlıkla bahsediyor.  Suaygırı birden diğer hayvanların yerinde olmayı istemekle ettiği hatayı anlıyor.  Suaygırı olmaktan son derece memnun bir halde evine, nehirdeki diğer suaygırı arkadaşlarına geri dönüyor. Dilindeki şarkı ise artık kendiyle barışık halini anlatıyor adeta:

“Zebra olmak istemiyorum. Yo! Yo! Yo!
Bufalo olacağıma suaygırı oluruuum.
Ağaçtaki maymun ya da gökteki kartal yerineee
Ben mutluyum, ben bir suaygırıyım  ve kendim olduğum için mutluyuuum!!!

Çocuklara keyifle anlatılan bir masal olacak olmanın yanısıra, içerdiği anafikri de oldukça başarılı. Tıpkı şarkının sonunda olduğu gibi “kendi olduğu için mutlu olmanın” güzelliğine minik bir hayvan üzerinden değinmiş kitap. Bizim de çocuklarımıza öğretmemiz ve hatta önce kendimize yer edindirmemiz gereken bir özellik değil mi “kendi özelliklerimizle, bize bahşedilen güzelliklerle mutlu olabilmek, başkalarına özenmek yerine kendimizi keşfedebilmek”?